Michael Snow’a 10 Soru

Simon Hartog’un bu röportajı ilk olarak Cinim 3’te (Bahar 1969) yayınlandı ve 1976’da Londra’da British Film Institute tarafından Hartog’un Structural Film Anthology’sinde yeniden basıldı.

Simon Hartog

‘’Açıklaması olmayan bir film’’ yapmak istiyor.

1. Neden Wavelength?

Hayatım ve/ya da sanatımda kritik bir an. Işık ve ses dalgaları. Duymak ve görmenin sınırları… ‘’Bir zaman anıtı.’’  Odanın uzunluğunda bir cinas, ışık dalgaları ve ses dalgaları aracılığıyla dalgaların (denizin) fotoğrafına yakınlaştırır. Elektrik. Ontoloji. ‘’Saf film mekânı ve zamanına dair açık bir ifade…’’ “ Sinir sistemimin bir özeti, dini sezgiler ve estetik fikirler…” NY Co-op kataloğu için ödül öncesi yazılan metinden alıntılar.

2. Neden 46 dakika uzunluğunda?

Hassiktir. Daha uzun olabilirdi, daha kısa olamazdı. Para! Daha kısa olsaydı hareket fazla hızlı olacaktı. Daha uzunu çok pahalıydı.

3. Ne hakkında?

Birinci soru hakkında. Evet. Birinci soru. Ayrıca ikinci, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci soru. Ve muhtemelen en çok üçüncü soru.

4. Hayat neden filme dahil oluyor?

Hayat filmin içinde. Filmin konularından biri, hatta daha doğru ifadeyle filmin ne olduğu; farklı düzenlerin, olay sınıflarının ve kahramanların ‘dengelenmesi’dir. Sarı sandalyenin imajının kendi başına, pencereyi kapatan kız kadar “değeri” var. Hayatta (?) filmdeki olaylar hiyerarşik değil fakat saf ışık hareketlerinden kaynaklanan odanın çeşitli alımlamaları ve insanların imajlarına uzanan bir tür hareketlilik ölçeği var. Durağan olan: taşınan kitaplık, beden, görsel olarak, aktiviteden objeye bir geçiş olarak ölen. Durağanlık. ‘Olayların var olduğu’ kesindir.

5. Başlangıç ve son gelişigüzel değil mi?

Onlar filmin başı ve sonudur. Ya arasında? Nereden başlarsın? Şayet ki tercihlerini bir hayli daraltan bir film yapmaya karar verirsen. Pek tabii başka bir yerde çekilebilirdi. Başından itibaren son bir etken. Filmin bağlamında son “gelişigüzel” değil: kaderi bu. Ve sonuna doğru dalgalanmaları olmalıdır. Dalga fotoğrafı; dalgalar görünmeyen güçlerin görülebilir kayıtlarıdır. Çünkü (ilk bakışta) dalgalar (duvarda) düz görünür. Sürekliliğe işaret eden bir imaj olduğu gibi filme tam bir uzamsal son yaratır.

6. Farklı doku tercihlerinizi ne belirledi?

Renk ve ışık-değer değişimlerinden bahsettiğini varsayıyorum. Onlara, çekimden önce farklı türden film stoklarının düzenlenmesi ile eğilimleri verildi. Temelinde çekim esnasında plastik ve filtrelerle oynadım/doğaçlama yaptım, pek çok değerlendirmeyi aklımda bulundurarak, insan imajları, onların ‘soyutluğu’, bununla birlikte sıcak renklerden soğuğa geçen genel bir form olarak tümleme pasajları gibi. Spektrum. Karşıtlıklar dramadır. Her zaman bir ‘tercih’ yapmadım. Şaşırdım ve şaşırmak istedim. Buna rağmen rastlantısal olanı hem şekillendirecek hem de ona yer verecek bir sistem ya da depo ayarladım. Bilseydim sanat işi yapmazdım, vesaire.

7. Film müziği nasıl işliyor?

İmaj gibi, ses de ‘temsili’, ‘gerçekçi’ olarak başlıyor, imaj, olduğu gibi, ‘soyut’ (negatif süreç) hâle geldiğinde imaja ‘gerçek’ anlamda inanılmıyor, ses de ‘soyut’ oluyor. Bu terimler yer değiştirebilir. Glissando sine-wave’i diğerinden daha ‘gerçek’. Birisinin başka bir yerde olmak gibi bir ‘hissiyatı’ yok (filmin hayal-uyuşturucu yönü.) Somut, örneğin radyodaki ‘’Strawberry Fields’’, filmde hâlihazırda alıntının alıntısının alıntısı, vb. var. Bu glissando duyabildiğimiz tek ses. Başka ne var ki? Amacı, zumlamanın kulaktaki karşılığı olmasıdır. Tüm sesleri müzik olarak düşünür ve buna göre bestelerim. Ölen adamın kadraja girişinden önceki sine-wave’e karşı kırılan cam sesi bana çok güzel geliyor.

8. Buralara nasıl geldin?

Hayatım boyunca bunun üzerine çalıştım.

9. Bundan sonra nereye gidiyorsun?

Salı günü Edinburgh’a gidiyorum.

10. Birkaç dakika sonra, birlikte çıkmak isteyen seyirciye ne dersin?

Onların bunu neden yaptığı ilgimi çekebilir. Sohbet etmek ilginç olabilir. Bir arkadaşlığa ya da cinsel birlikteliğe ya da ikisine de evrilebilir. Onların başkalarını rahatsız etmemesini umarım, kalmak isteyebilecek olanların.

Michael Snow’un Wavelength adlı filmi uluslarası deneysel film festivali Knokke-Le-Zoute’ta büyük ödül kazandı. Yakın zamanda İngiltere’ye yaptığı ziyaretinde cevap verdi.*

*Cinim 3

Çeviri: Ece Akın


Posted

in

by

Tags:

Comments

Yorum bırakın