Yazılar
-
Doğan Her Güneş İçin Özgür Filistin
Şimdi biliyoruz ki o her gün yıkılıp yeniden yapılan evler gibi Filistin’in tamamı da bir gün yeniden kimsenin yıkmaya tenezzül edemeyeceği bir hayata kavuşacak.
-
Fotoğrafı Bulamıyorum
Straub ve Huillet’nin film çalışmalarındaki tekrar edilen replikler, sadece bir anın yinelenmesi değil, aynı zamanda sinemanın varoluşsal imkanlarından yararlanarak gerçeğin yüzeyini aşındırma çabasını temsil eder.
-
İstanbul’da Festival
43. İstanbul Film Festivali’nde gösterime sunulacak olan filmler için Matthias Kyska, Berlinale’de izlediklerinden bir seçki hazırladı ve filmlere dair yorumlarını okuyucularımızla paylaştı.
-
Berlin Köşesi (10)
Yarışmadan eli boş dönen “Gloria” filmi, tarihi film ve müzikal türleri arasında ustaca hareket ediyor. Seyirciyi 18. yüzyıl Venedik’ine götüren film, dini bir müzik okulunda eğitim gören bir grup genç kızın ilginç öyküsünü anlatıyor.
-
Berlin Köşesi (09)
Bu yılki Berlin Eleştirmenler Haftası’nın son günü ve kapanışı “Hard, Fast and Beautiful” tematik başlığını taşıyordu ve üç film şu slogan altında gösterildi: “Klişeleriyle türler arasında, müze, nouvelle vague ve dijital devrim arasında, koşullara – cinsiyetçilik, sömürgecilik ve en büyük düşman: anlatı sineması – isyan eden film karakterleri üzerine bir tartışma!”
-
Berlin Köşesi (08)
Film bize pek çok kişi için tamamen bilinmeyen bir dünyaya dair bir fikir veriyor: Çin’deki Afrika toplumu ve onların Çinlilerle birlikte nasıl yaşadıkları.
-
Berlin Köşesi (07)
“Pepe” belgesel filmin yaratıcı potansiyelinin olağanüstü bir örneğidir ve farklı sinema biçimlerinin ustaca bir araya getirilmesinin günümüzde nasıl yenilikçi filmler üretmeye devam edebileceğini göstermektedir.
-
Berlin Köşesi (06)
“Slow Shift ” uzun zaman dilimlerinde manzaralarda meydana gelen değişiklikleri inceleyen bir film. Hindistan’ın güneyinde yer alan ve Ortaçağ’dan kalma Hampi kasabasında geçen film, sadece durağan çekimlerden oluşuyor ve başrollerinde sadece taşlar ve maymunlar var.
-
Berlin Köşesi (05)
Bruno Dumont’un yeni filmi “L’Empire” izleyicisini ikiye ayıracak gibi görünüyor. Bu bilim kurgu filminde Dumont, eserlerinde sıklıkla yaptığı gibi bizi Fransa’nın kırsal bölgelerine götürüyor.
-
Berlin Köşesi (04)
Dying, yaşam ve ölüm hakkında olağanüstü bir film ve Altın Ayı ya da En İyi Oyunculuk Performansı için şimdiden umut verici bir aday.
-
Berlin Köşesi (03)
Alonso Ruizpalacios’un “La Cocina” filminde, New York’un Times Meydanı’ndaki büyük bir restoranın mutfağı sadece filmin olay örgüsünün mekânı olmakla kalmıyor, aynı zamanda Amerikan Rüyası’nın tarihini ve ABD’deki mevcut siyasi durumu da temsil eden bir yer haline geliyor.
-
Berlin Köşesi (02)
Berlin Critics’ Week’in bu yılki ilk günün teması, sinemanın şiirsel ve metaforik yönünü ve sinemanın kumaş takıntısını incelemek amacıyla “Phantom Thread” idi.
-
Berlin Köşesi (01)
Berlin Film Festivali bu yıl karanlık bir filmle açıldı. Yönetmen Tim Mielants’ın “Small Things Like These” adlı filmi bizi 1980’lerin İrlanda kırsalına götürüyor.
-
Othon’da İlk Yıl
Othon Cinema, bugün itibariyle üretim hayatının 1. yılını tamamlamış durumda. Bundan tam 1 yıl evvel, henüz yeni ve ne olacağını pek de bilmediğimiz bir yola çıkarken, bugünleri, bugün bu yazıyı yazabileceğimi düşünmüş müydüm bilmiyorum.
-
Evil Does Not Exist’te Doğa ve Kültür Diyalektiği Üzerine
Çok fazla doğa, insanları insan dünyasında kötü şeyler yapmaya sevk edebilir, çünkü onları empatiyi eksik bırakmaya ve içgüdülerini kurban etmeye iter. İnsan, cenneti terk etmiş ve bilgi ağacından yemiştir.
-
İntihar Ettikten Sonraki Gün
Yeşilliklerin arasında, güneşe en yakın noktada, dağların yamacında, tepenin ardında durup bir bakalım, yaşadığımız her gecenin sonunda intihar ettikten sonraki o gün tekrar aydınlanacak mı?
-
Sonsuzluğa Dair Bir Teselli
Buradaki yaşam kısmen izole, münzevi ve belki de yalnızlığın çok da umursanmadığı görece bir beklentisizliğin yansıması. Frammartino’nun bu kasabadan, gerçeklikle eşdeğer bütünlüğü korumak adına sinemanın mucizesi o uzun planlar vesilesiyle izleyiciye aktarmaya çalıştığı yaşam temsili, adeta orada olabilmeye ait bir teselli niteliğinde.
-
Hakikatten Mitolojiye Özgürlük Üretimleri
Film sezgisel olmaya çalışırken sezgiyi eleştirip dünyanın fiziksel gerçekliğini reddederek maddeyi kutsuyor. Eraserhead’in final sahnesi, Henry’nin deliliği mi, yoksa transandantal meditasyon ardından manevi bir yükseliş sonrası saf ışığa kavuşması mıdır?
-
Görülemeyene Duyulan Mahcubiyet
Film, kendi içinde soyutlamaları, belirsizlikleri ve aitsizliği ile sanki kendi doğasını kendisi oluşturuyor. Bu da tıpkı çocukluk çağına tekabül ediyor. Dış dünyadan habersiz, içine doğduğu, elinde kalan dünya ile belki de mecburi uyum içerisinde bir yaşam.
-
Boğası ve Matadoru Muğlak Bir Corrida
Sinemada hâkim mekânın ne derece derinlikli kullanıldığı, kuşkusuz filmin niteliğine doğrudan etki eder. Bazı filmler özelinde, nesnelerle kurulan estetiğin de önüne geçen bir durum, mekânın birlikte yaşayanlarıyla tinsel bağdaşıklığı söz konusu olur.