Othon Cinema, bugün itibariyle üretim hayatının 1. yılını tamamlamış durumda. Bundan tam 1 yıl evvel, henüz yeni ve ne olacağını pek de bilmediğimiz bir yola çıkarken, bugünleri, bugün bu yazıyı yazabileceğimi düşünmüş müydüm bilmiyorum. Uzun süreli bir iş yapmak, kolektif bir şekilde bu uzun yolculuğa çıkmak, sürecin başındayken pek de öngörebildiğim bir şey değildi açıkçası. Fakat bir gün ben ve benimle beraber birçok arkadaşım ve birbirine yakın pencerelerden sinemaya bakabilen bazı insanlar olarak böyle bir oluşuma ihtiyacımız olduğunu, sinemaya dair sürekli bir üretim formunun ve hepimizin içindeki sinemaya ait duygu ve düşüncelerin tek bir yerde toplanabilmesinin ne kadar anlamlı olabileceğine karar verdik ve en nihayetinde bunu uyguladık. Bir yıllık süreç de tam olarak böyle geçti. Alınan kararalardan o kadar emin ve ilk günkü hassasiyetle ilerledik ki bir sene boyunca ne sitenin tasarımında, ne hakkımızda kısmında, ne de işleyişinde çok büyük bir değişiklik yaptık. İlk günkü fikir ve ilerleme düşüncesi neyse o uygulandı ve uygulanmaya devam ediyor.
Her şeyin tamamen spontane geliştiği bir alan vardı önümüzde. Hiçbir maddi imkan olmadan, buna gerek duymadan, bununla beslenmeden yapılabilecek her şeyin en iyisine gidildi. Ne büyük bir şey yaptık gibi bir yerden yaklaşmıyorum elbette konuya, hatta bilakis yaptığımız şeyin çok “küçük” olacağını, belki de küçük bir taşı kuyuya atıp oradan kısık bir yankı alacağımızı bilerek yola çıktık ve bundan fazlasıyla memnunuz. Önce bir fikir belirdi elbette, böyle bir alan oluşturmak acaba nasıl olur fikri. Sonrasında bir önceki kış gelirken siteyi tasarlama ve aklımızdaki fikri en uygun hale getirebilecek estetik düzenlemelere yönelme durumu. Mert ile beraber, iki arkadaş, aylarca sitenin tasarımı ile uğraştık ve 23 ocak 2023 tarihine açılışı yetiştirdik. Sanki asıl olay şimdi başlıyordu, düzenli bir şekilde üretim hedefi nasıl yaşanabilirdi, en başından beri her daim bunu kolladık. Çünkü buradaki tüm hedef buydu, kendini tüketmeyen ve onunla beraber sömürülmeye muhtaç hale gelmeyen bir üretim süreci.
Karşı geldiğimiz ve sinemanın özüne yakışmayan bir duruma yol açmak, yani sinema yazarak sinemayı sömürmeyi hiçbir zaman istemedik ve bu konuda en başından beri çokça gayret ettik. Bilakis yenilik ve değişim düşünceleriyle yola çıkılma niyetini barındıran durum da buydu esasen. Senelerdir varlığını sürdüren ve kendisini belirli dünyevi ihtiyaçlar uğruna aynı şeyi yapmakla ve “piyasanın” kabul görenlerine ait olmakla mükellef kılan oluşumların yaptığını yapmamak ve “onlar” gibi olmamak konusunda sürekli birbirimizi uyardık. Temel faktör ve ayrıştırıcı nokta daima bu olmalıydı, yoksa yapılan şeyin ve bu oluşuma katkıda bulunan herkesin özsel sinema yaklaşımının ne anlamı kalırdı, buna ihanet edemezdik. Farklı bir kutup yaratmak değil elbette buradaki ayrışma durumu, sadece, bizim de bir sinema anlayışımız var, onu ortaya koymak istiyoruz, talep görene tamah etmiyor ve kendi düşüncelerimizi biraz olsun dillendirmek ve anlatmak istiyoruz durumuydu. Buna müsade etmeyenleri ve “sektöre” ait talepleri umursamadan yol almak istendi ve sayfaya ait hiçbir yükseliş grafiğini okuyucularımıza sunmak gibi bir gayretimiz de olmadı. En başında nasıl yola çıkıldıysa oradan uzaklaşacağımıza dair bir temennide ise elbette bulunmadık. Kimseye söz vermeyerek kendimizi en özgür konumda tutmaya çalıştık. Oluşumun çatısı altında sinema yazan ve düşünen kimseye gül bahçesi vadetmedik ve kimsenin de bu konuda hiçbir beklentisi olmadı, herkes saf bir şekilde sinemaya dair bir üretim yapmak için burada bulundu.
Biz, bu süreçte daima kendi yapmak istediğimiz şeye odaklandık. Etraftan gelen ve gelebilecek etkileşim dikkatimizi çekmedi ve en başında hangi niyetle yola çıktıysak o yolculuğu sürdürebilmek istedik. Çünkü hepimize bu yolculuk huzur verdi, gittikçe yolda karşılaştığımız şeyler de güzelleşince başka bir yola sapma gereğine hiç ihtiyaç duyulmadı. En nihayetinde Othon, birinci yılın sonunda, bundan birkaç gün evvel avangard sinemanın en önde gelen isimlerinden -yaşayan belki de en önemli ismi- Peter Tscherkassky ile röportaj yaptı ve yayınladı. Bunun yaşanabileceğini bundan tam bir yıl önce düşünmek imkansız ötesiydi. Arkadaş arasında kendi benimsediğimiz sinemaya dair bir şeyler üretelim diye bir masada toplanan ve sonrasında bu noktaya gelen oluşum içerisinde kimsenin böyle bir tasavvuru bile yoktu fakat gerçekten yaşandı. Bundan sonra daha güzel şeyler de yaşanacak diye umuyoruz.
Son olarak bu bir yılın değerlendirme ve belki de okuyucuya mektup minvalinde algılanabilecek yazının son paragrafında sizlere kısaca Othon’u gelecekte neler bekliyor konusunda biraz bilgilendirmek isterim. Othon’un önümüzdeki günlerdeki ilk hedefi bir gösterim düzenlemek ve artık fiziki olarak da okuyucusu ile bir araya gelebilmek. Bu konuda gerekli adımlar atılıyor ve kısa zaman içerisinde de sizlere aktarılacak. Şayet yaşanırsa güzel bir mekanda, istediğimiz yönetmenleri ve onların filmlerini sizlerle buluşturarak Othon’u sokağa da taşımak istiyoruz. Bunun yanı sıra temelinde Othon’u ulaştırmak istediğimiz yöne doğru adımlar da atmak istiyoruz. Bu oluşumun temelini atan birçok kişi kendi filmlerini yapmaya çalışan insanlar, gelecek planlarımızdaki önceliğimiz de esasen bu insanlara ve dışarıdan gelebilecek film yapımcılarına bir alan oluşturabilmek (Bunu buraya biraz da günlük mahiyetinde yazıyorum. Şayet bir süre sonra, belki bundan seneler sonra bu fikir gerçekleşirse bugünkü yazdıklarıma bakıp ne düşüneceğimi fazlasıyla merak ediyorum çünkü). Bunun yolunun nelerden geçtiğini elbette hepimiz biliyoruz. Film yapım denen şeyin kaç köprüden geçmesi gerektiğinin de farkındayız. Ama yine de inanıyoruz, para denen lanete rağmen inanılan yolun bizim samimi düşüncelerimize elbet bir gün denk düşeceğini biliyoruz.
Tüm Othon okuyucularına sevgilerimizle.
Enes Serenli

Yorum bırakın