
Filmler de yakında şiir yazmak kadar kolayca ve neredeyse aynı maliyetle herkes tarafından ve her yerde yapılacaklar. Tabiri caizse artık profesyonellik ve büyük bütçelerin imparatorlukları çöküyor. Her gün Boston, Baltimore hatta Toronto’dan kasabaya gizlice giren, kollarının altında film makaralarıyla (adeta şiirlerle dolu kağıtlar taşıyorlarmış gibi) genç erkekler ve kadınlarla karşılaşıyorum. Bu filmleri genellikle bir arkadaşın çatı katında ya da belki de Figaro’da gösteriyor ve sonra bir gürültü koparmadan, sessizce kaybolup gidiyorlar. İşte gerçek film Ozan’ları bunlar. Bu, Griffith’in ilk yakın planını çektiği günden beri sinemanın başına gelen en güzel şey.
6 Ekim 1960
Jonas Mekas
Çeviri: Sehrayyə Piriyeva

Yorum bırakın