Berlin Critics’ Week, 2015 yılından bu yana Berlin’de gerçekleştirilen, destekleyici bir programa sahip yıllık bir film festivalidir. Yedi gün boyunca, estetik veya kültürel-politik bir konuyla bağlantılı olan ve daha sonra izleyicileri tartışma fırsatı sağlayan uluslararası alanda gösterime girmemiş bir ana film gösterilir. Her zaman Berlin Film Festivali ile aynı zamanda gerçekleşir, ancak çok daha butik ve daha spesifik bir tematik odağa sahiptir. Bu yıl ilk günün teması, sinemanın şiirsel ve metaforik yönünü ve kumaş takıntısını incelemek amacıyla “Phantom Thread” idi. Bu tema çerçevesinde Amit Dutta’nın “Mother, Who Will Weave Now?” adlı kısa filmi ve Graham Swon’un “An Evening Song (For Three Voices)” adlı uzun metrajlı filmi gösterildi.

Mother, Who Will Weave Now? (Amit Dutta, 2022)
“Mother, Who Will Weave Now?” tamamen dijital olarak taranmış halı dokuları ve animasyonlardan oluşan bir film. Anlatı, 15. yüzyılda yaşamış Aziz Kabir’in mistik şiirine dayanıyor ve görüntüler bu şiirin dizeleriyle eşleşecek şekilde tasarlanmış. Yönetmen, animasyon yardımıyla tekstillere hayat veriyor ve bizi dolaylı olarak Hindistan’ın sömürge öncesi tarihine yaklaştıran dinamik dokulardan oluşan renkli, mistik bir dünyaya götürüyor. Tarihsel dönüm noktası, Hindistan’ın cennet gibi mistik tekstil dünyasını yok eden ve onu Batı bilgi ve teknolojisinin kısıtlamalarına tabi kılan İngiltere tarafından sömürgeleştirilmesiyle başlıyor.

An Evening Song (For Three Voices) (Graham Swon, 2023)
“An Evening Song (For Three Voices)” belirli bir tarihsel zaman ve mekanda, yani 1939’da ABD’nin Orta Batısında geçmesine rağmen, benzersiz sinematografisi sayesinde başka herhangi bir ülkede veya zamanda da geçebilir. Film, yazar bir çift olan Richard ve Barbara ile hizmetçileri Martha’nın hikayesini anlatıyor. Bu hikayeyi, izlenimci, rüya gibi görüntülerin sürekli akışından ortaya çıkan benzersiz bir estetik içinde deneyimliyoruz. Yönetmen bunun için kendi teknik yöntemini geliştirmiş: Görüntü önce eski analog lenslerle cam üzerine yansıtılıyor, ardından dijital kamerayla kaydediliyor. Sonuç, sıvı ışık gibi görünen ve ses-görüntü iç içeliği ve geçişleri ile daha da yoğunlaştırılan son derece yumuşak dokulardır.
Film, izleyicinin görsel düzeyde görüntüler arasında süzülmesine izin verdiği gibi, anlatı düzeyinde de üç kahramanın düşüncelerini dönüşümlü olarak dış ses olarak duyduğumuz sürekli bir bilinç akışına yönlendiriyor. Bu nedenle filmin adı da geleneksel diyaloglarla dönüşümlü olarak kullanılan üç sese (For Three Voices) atıfta bulunuyor. Bu deneysel biçime rağmen, film doğrusal bir anlatı sunmayı ve üç karaktere dair derin bir psikolojik içgörü sağlamayı başarıyor. Richard, ucuz popüler kurgular yazan başarılı bir yazardır; karısı Barbara ise yazıları için yüksek sanatsal standartlar belirler ama hiçbir şey üretmez. İkilinin yanlarında çalıştırdıkları hizmetçi Martha, her iki eşin de diğeriyle ilgili sırlarını ona açtığı bir arabulucu görevi görür.
Neredeyse tüm görüntülere izlenimci bir müziğin eşlik etmesi, biçimsel, anlatısal ve duygusal düzeyde kalıcı bir etki bırakan, benzersiz derecede büyüleyici bir filmi yaratıyor.
Othon Cinema, bu yılki Berlin Critics’ Week kapsamında iki gösterime daha katılacak ve okuyucularına yeni filmler üzerinden yazılar iletecek.
Matthias Kyska

Yorum bırakın