For English, Please Click Here.

Wang Bing’in yeni belgeseli “Youth” sadece devasa prodüksiyon ölçeğiyle değil, aynı zamanda üç festivale yayılan iki yıllık prömiyeriyle de etkileyici. Bing, 2014-2019 yılları arasında Şanghay yakınlarındaki Zhili kentinde çekimler yaparak 2.600 saatlik video görüntüsü topladı. Bu malzemeden üç film üretildi: Prömiyerini 2023’te Cannes’da yapan “Youth (Spring)”, Locarno’da bu sene gösterilen “Youth (Hard Times)” ve Eylül (2024) ayında Venedik’te ana yarışmadakı tek belgesel film olan “Youth (Homecoming)”.
“Youth” üçlemesi, 18.000 atölyeden birinde Çin pazarı için çocuk giysileri üretmek üzere uzak eyaletlerden Zhili’ye gelen, çoğu yirmi ile otuz yaşları arasındaki genç Çinlilerin yaşamlarına ışık tutuyor. Toplamda yaklaşık 300.000 genç burada çalışıyor ve film, çeşitli atölyelerdeki günlük yaşamlarında bu gençlerden düzinelercesini takip ediyor. Genç işçiler, atölyelerin hemen üzerinde bulunan, harap durumdaki küçük odalarda kalıyor, bu durum da aslında çalışma ve yaşam alanları arasında hiçbir ayrım bırakmıyor.
Zhili’deki atölyeler özel mülk sahipleri tarafından işletiliyor ve Çin devlet ekonomisinin bir parçası değiller. Bazıları, Wang Bing ve ekibine burada çekim yapma izni verdi. Ancak uluslararası pazar için de üretim yapan, devlet kontrolündeki atölye ve fabrikalarda asla çekim izni alamazlardı – oradaki korkunç çalışma koşulları ise hayal gücümüze bırakılıyor.
Üçlemenin “Spring” başlıklı ilk bölümünde, sadece zorlu çalışma koşullarını değil, aynı zamanda ara sıra yapılan boş zaman aktiviteleri ve romantik ilişkileri de görüyoruz. Ancak başlığın da ima ettiği gibi, “Hard Times”da giderek artan ekonomik zorluklar ortaya çıkıyor.
Sadece işçilerden her kuruşluk ücret artışı için patronlarıyla yapmaları gereken yorucu, sonu gelmeyen pazarlıklar değil, aynı zamanda büyük borçlar altına girmiş, alacaklıları tarafından dövülen ya da aniden ortadan kaybolup atölyelerindeki tüm işçileri ödenmemiş halde bırakan patronlar da var. Özellikle dramatik bir sahnede, maaş defterini kaybettiği için maaşını alamayan ve bu nedenle çok ihtiyaç duyduğu ödemeyi alamayan bir işçi aşağılanır.
Zhili’deki atölyeler, montaj hattı olan büyük fabrikalar değil, az sayıda genç işçinin bağımsız olarak dikiş makineleriyle çocuk kıyafetlerini parça parça ürettiği küçük odalardır. Ücretler sabit bir aylık maaş yerine, üretilen her bir parça başına ödenir. Bu da her işçinin, mümkün olduğunca fazla kıyafet üretmek için “gönüllü olarak” kendini tükenmişliğe kadar zorladığı zehirleyici bir duruma yol açar.
Tek duyulan ses, genellikle dikiş makinelerinin durmaksızın çıkardığı gürültü ve bazı atölyelerde çalan Çin müziğidir. Zemin, kumaş parçalarıyla kaplıdır ve her işçi, sanki bir kumaş adasında çalışıyormuş gibi izole bir şekilde işini yapar. En ikonik anlardan birinde, yorgunluktan bitkin düşmüş işçilerin, tüm varlıkları bu küçük atölyede sıkışıp kalmış gibi, kumaşlarına sarılarak uyuyakaldıklarını görüyoruz.
“Youth” yalnızca Çin ekonomik sisteminin paradoksunu -Çin Komünist Partisi’nin yönetimi altında küresel pazar için üretim yapan devlet kontrolündeki büyük şirketlerin yanı sıra özel olarak işletilen küçük işletmelerin paralel varlığını – değil, aynı zamanda kapitalizmin tarihindeki ilginç bir gelişmeyi de ortaya koyuyor.
Michel Foucault, okullar, hapishaneler ve fabrikalar gibi sabit kurumlar aracılığıyla gücün uygulandığı bir toplum biçimini tanımlamak için “disiplin toplumu” terimini ortaya atmıştır. Birey, gözetim ve katı kurallar yoluyla disipline edilir; otorite, birey üzerinde dışsal bir etki olarak işlev görür. Gilles Deleuze, buna karşılık, 20. yüzyılın sonlarına doğru ekonomik değişimler ve teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan yeni bir toplum biçimini tanımlamak için “kontrol toplumu” terimini tanıtmıştır. “Disiplin toplumunun” aksine, burada gözetim artık dışarıdan gelmez; otorite, insanların kendilerini gözetleyip uyum sağlamasıyla içselleştirilmektedir.
Charlie Chaplin’in “Modern Times” (1936) ve Wang Bing’in Youth “Youth” (2023, 2024) filmlerini karşılaştırarak, “disiplin toplumundan” “kontrol toplumuna” geçişi açıkça görebiliriz. Chaplin’in filminde, tüm çalışma süreci montaj hattı tarafından tanımlanır ve işçi, makinenin bir dişlisi haline gelir (Chaplin’in bu insanlık dışı durumu benzersiz oyunculuğuyla trajikomik bir şekilde sergilediği). Sürekli olarak fabrika müdürü tarafından denetlenir. Bing’in filmindeki Çin atölyelerinde ise durum tamamen farklıdır: Her işçi, dikiş makinesi ve kumaşlarıyla baş başadır, çalışma temposunu kendisi belirler ve gözetim olmadan istediği zaman gelip gidebilir. Ancak kontrol toplumunun sinsi yanı, parça başı ödeme, düşük parça fiyatları ve ekonomik sıkıntılarla birlikte kontrolün içselleştirilmesi ve bu nedenle her işçinin sürekli bir baskı altında olmasıdır.
“Youth (Hard Times)”da Zhili’deki birbirinden neredeyse ayırt edilemeyen düzinelerce atölye görüyoruz. Ancak bu atölyelerdeki farklı genç işçiler, yani asıl “protagonistler”, işlerine ve beraberinde getirdiği baskıya çok farklı şekillerde yaklaşıyorlar. Bazıları tekstil üretimini eğlenceli bir oyun ve rekabet olarak görüp sigara ve müzik eşliğinde atölyede geçirdikleri zamanın tadını çıkarırken, diğerleri rekabet baskısı altında inliyor ve pes etmeye, hatta intihara yaklaşıyorlar.
Belki de “Youth” üçlemesi, yalnızca bir Çin şehrindeki tekstil endüstrisine dair bir belgesel değil, aynı zamanda Çinli gençlerin büyük bir kısmının durumunu yansıtan bir aynadır. Öyle ki, bir işçinin “hayatımızdaki tek anlam daha fazla kazan, daha fazla harca’” dediğini, bir diğerinin ise “Bu ülkede haklar yoksa paranın ne anlamı var?” dediğini duyuyoruz.
Neredeyse dört saat boyunca sadece baskı altında tutan atölyeleri, dar ve renksiz Zhili sokaklarını ve çöplerle dolu, küçücük yurt odalarını gördükten sonra, Çin Yeni Yılı vesilesiyle gençlerin memleketlerine dönüşlerini görmek neredeyse bir rahatlama yaşatıyor. İlk kez yeşil alanlar ve açık arazilerle karşılaşıyoruz. Bizim için film sona ererken, bu genç işçiler için bu sadece kısa bir dinlenme dönemi çünkü tatilden sonra Zhili’ye 30 saatlik geri dönüş yolculuğuna çıkacaklar ve atölyelerdeki zorlu günlük yaşamlarına devam edecekler.
Matthias Kyska

Yorum bırakın