Söyleşi: Ümit Gündoğdu

Yörüklükten DJ’liğe Ritmin İçinde Büyümek
Georgi Unkovski’nin rejisörlüğünde prömiyerini Sundance Film Festivali’nin kurgu dalında yapan DJ Ahmet, Makedonya’nın bir yörük köyünde yaşayan Ahmet’in DJ olma hayalini ergenlik çağının o içten içe filizlenen isyan tohumlarıyla beraber muhayyel dünyaların bahçelerinde yeşertiyor. Pek çok festivalden ödülle dönen filmin başrol oyuncusu Arif Yakup (Jakup) ile yaptığımız söyleşide filmin üretim sürecinden oyunculuk ve festival serüvenine uzanan rotanın üzerinde volta attık.
Arif Yakup’un ilk oyunculuk performansını sergilediği DJ Ahmet, prömiyerini yaptığı Sundance Film Festivalinde Jüri Özel ve Seyirci ödülüne layık görüldü. Ekim sonunda Türkiye’de gösterime girecek olan film Kocaali (Kodzalija) köyünde yaşayan 15 yaşındaki Ahmet’in kültürel çatışmaların göbeğinde müziği ve aşkı keşfetmesinin hikayesini sinematografik maharetle yansıtıyor, dijital kültürün cazibesi karşısında değişim sancıları içinde kıvranıp duran Ahmet, gündelik hayatın ritmi müziğin tekno haliyle birleşince özgürlük ve kimlik arayışına giden yolun pusulasını takip ediyor. Böylelikle gülünç ayrıntıların, trajik anlatının nişlerini örttüğü saf duyumların filmine dönüşüyor DJ Ahmet. Arif Yakup ile filmin üretim sürecinde yaşadıklarına binaen kurgunun sosyo-kültürel gerçeklikle teması, hikayenin film olma duygusu, oyunculuk deneyimi ve festival serüveni hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.

DJ Ahmet filminin başrolünde yer alma fikri nasıl ortaya çıktı? Bu fikrin yaratım sürecinden bahsedebilir misiniz?
DJ Ahmet filminin başrolünde oynamak benim için çok gurur vericiydi. Biz okuldayken oyuncu seçmeleri için kağıtlar gönderdiler. Bu seçmeler içinde ben de vardım, bir ay sonra bana telefon geldi ve dediler ki beğenilenler arasında sen de varsın. Ondan iki üç hafta sonra yine bir telefon geldi ve bu kez dediler ki DJ Ahmet’in başrol oyuncusu sensin. O anki mutluluğumu sizlere anlatamam.

Filmin festival serüveninden; tepkiler, izlenimler, deneyimler açısından neler söylemek istersin?
DJ Ahmet filmini izleyen herkesin tepkileri şu ana kadar çok iyiydi. Sundance film festivalinde yaptığımız prömiyer sonrası o kadar iyi tepkiler vardı ki herkes bizi ayakta alkışladı. Dışarı çıktığımızda ise birçok kişi yanıma gelip benimle fotoğraf çektirmek istedi ve benden imza aldı. O an o kadar mutlu oldum ki anlatamam, inanılmazdı.Sadece Sundance film festivalinde değil diğer bütün festivallerde de çok iyi tepkiler aldık ve bundan tüm ekip olarak çok mutlu olduk.
Film, ortak yapım sürecine sahip olduğundan uyruğu belirsiz izlenimi veriyor. Kocaali (Kodzalija) kırsalının hayat bilgisi, kültürel örüntüleri özelinde bir yörük genci olarak biyografik güzergahında ne tür etkileşimleri beraberinde getirdi?
DJ Ahmet filminde de gösterildiği gibi Kocaali ve Ali koç köylerinde çekilen bu film 15 yaşındaki bir gencin hayatını anlatmaktadır. Ben Ali koç köyünde yaşadığım için bir tür geçim kaynağımız olan tütünle uğraşıyor ve çobanlık işlerini biliyordum, manzarası ve havası çok güzel olan bu köylerde yaşadığımız için mutluyuz. Türkiye’den gelen misafirlerimiz de oluyor, geldikleri zaman bizim buralardaki köyleri çok seviyorlar.
Filmin afişinde fuşya pembe koyunun temsil ettiği imgesel yaratıcılığı öncelediğimizde sinema salonunun girişinde afişe bakıp filme rastgele bilet alan bir seyirci tipine hitap etmiyor. Öteki koyunlardan ayrışan pembe koyunun temsil ettiği faklı olma hali Ahmet’in içeriden yeşerip boy atan huysuz oyunbozan tavrıyla ilişkisini nasıl değerlendirirsin?
Pembe koyun aslında filme çok iyi bir renk kattı. Bu fikir yönetmenim Georgi Unkovski’ye aitti. Ben de bu pembe koyun temsilini çok sevdim diyebilirim. Aynı zamanda birçok seyirciyi de etkilediğini söyleyebilirim. Pembe koyun sorusu Sundance Film Festivalinde de soruldu. Niye koyun siyah ya da başka renk değil de pembe. Bu soruyu tabii ki Georgi cevapladı. Pembe koyun Ahmet’e biraz zorluk verdi çünkü onu zapt etmek için epey uğraştım. O koyun Ahmet’in topluma itirazının sembolüydü yine de Ahmet pembe koyunu çok seviyordu.

1980’lerden günümüze değin farklı ritim ve formlarda teşekkül eden rave partileri, filmin bir sahnesinde görüldüğü gibi ormanlık alanda görece kentin uzaklarında bir grup gencin dans seremonisine koyun sürüsüyle eşlik ediyorsun. Bu rave sahnesi tekno-müzikle ilk karşılaşma mıydı? Öyle değilse köyde büyüyen bir karakterin dünyasında bu tarz müzik, dans ve bedensel devinimler ne anlam ifade ediyor?
Ahmet’in ormandaki rave sahnesi ilk defa böyle bir partiye giden Ahmet’i çok etkiledi. Uzun zamandır müziğe tutkuyla bağlı olan Ahmet, kardeşi Naim ile birlikte her gün koyunları otlatırken müzik dinlerlerdi. Ahmet’in müziğe olan aşkı böyle başladı. O yüzden müzikle bu kadar ilgileniyordu ve aynı zamanda bu onun için köyden kaçışın tek yoluydu.
Filmde Kuzey Makedonya’nın Kocaali (Kodzalija), Koç (Ali Koch) ve Üsküp’ün doğasının büyüleyici atmosferi, mizansenin göz alıcılığı, minimal diyalogları, doğaçlama oyunculukları vs. tüm yönleriyle sinematografik kurgunun olanakları serimleniyor. Bu minvalde Georgi Unkovski’nin oyuncu yönetimini yakın plana alırsak ilk oyunculuk deneyiminde ‘kendini açığa çıkarma’ halini, yaşadıklarınızı, gözlemlerinizi anlatabilir misiniz?
Bu benim ilk oyunculuk deneyimimdi, bunda yönetmenimin katkısı çok büyüktü, oyuncu yönetmenimin desteğini de göz ardı edemem. O kadar güzel bir ekiple çalıştığım için çok mutluyum. Çekim sırasında bana gösterdikleri nezaket ve anlayış için ayrıca minnettarım. Açıkçası ben de bu kadar iyi olmamı beklemiyordum çünkü ilk oyunculuk deneyimimdi karakterin duygusuna girmemi onunla bütünleşmemi sağlayan yönetmenime de bu hususta çok teşekkür ederim. Bundan sonraki oyunculuk kariyerimde bazı filmlerde ya da dizilerde oynamak isterim. İnşallah bir gün Türkiye’de de rol alma şansım olur.
Ahmet’in Aya’ya olan aşkının dile gelemeyişi bağlamında Kocaali (Kodzalija) köyünde harfsiz ve dilsiz aşkın hallerine şahit olmak halen mümkün müdür? Filmle gerçek hayatı birbirine teyelleyen müşterek duyguların izini sürebilir miyiz?
Ahmet in Aya’ya olan aşkı gibi aşklar halen mümkündür. Filmde gösterilen ve buradaki köy hayatı aynıdır.Filmi izlediğiniz zaman bizim burada yaşadığımız toplumsal hayatın izlerini görebilirsiniz aynı zamanda yörenin gelenek ve görenekleri de tüm gerçekliğiyle filmde yer alır. Benim için kendi hayatımı yeniden oynamak gibiydi. Daha önce iç dünyamda fark etmediğim birçok şeyin farkına vardım.

Dj Ahmet filmi, tek sahneden ve tek replikten ibaret olsaydı sence bu hangi sahne ve replik olurdu?
Filmde beğendiğim birçok sahne vardı. Bu sahnelerden biri de Cami’nin önünde çekilen sahneydi. O sahneyi ve oradaki oyunculuğumu çok beğendiğimi söyleyebilirim.Repliğe geçersek eğer filmde geçen tüm diyaloglar benim favorimdir. Çünkü aksanı bizim köyün aksanıdır. O yüzden bana göre bütün replikler çok iyiydi. Yine de tek replik olsaydı Aya’nın düğünden kaçarken nişanlısına “işte o çocuk DJ Ahmet” dediği repliği seçerdim.

Türkiye’den hangi yönetmenin filminde oynamak isterdin?
Türkiye’den sevdiğim birkaç yönetmen var. Ama bana kalırsa en beğendiğim yönetmen Nuri Bilge Ceylan. Birçok başarısı ve ödülleri var. Tabii Türkiye’nin birçok iyi yönetmeni var.
Tüm cevaplarınız için çok teşekkür ederiz.

Yorum bırakın